KALP BİR IRMAK GİBİDİR

18 Mart 2024

KALP BİR IRMAK GİBİDİR

 

 
Kalp Bir Irmak Gibidir

Eğer bir bardak suya, bir avuç dolusu tuz atarsanız, o su içilmez olur. Ama bir avuç tuzu bir nehre atarsanız, insanlar hala o sudan içip, yemek pişirebilirler. Nehir kocamandır, kabullenme ve dönüştürme yetisi vardır. Kalbimiz küçükse, anlayışımız ve merhametimiz limitlidir, ve bu bize acı verir. Diğer insanların eksiklerini kabullenemez ve değişmelerini bekleriz. Ancak kalbimiz büyüdüğünde, aynı şeylerden daha az acı çekeriz. Anlayışımız ve şevkatimiz bollaştıkça başkalarını daha çok kucaklamaya başlarız. Onları oldukları gibi kabullendiğimizde, onlara değişmeleri için bir fırsat tanımış oluruz.

Sevgimizi Beslemek

Mutluluğu ve sevgiyi besleme sanatını hepimiz öğrenebiliriz. Her şeyin yaşamak için besine ihtiyacı vardır; sevginin bile. Sevgimizi nasıl besleyeceğimizi bilemezsek solar gider. Mutluluğumuzu besleyip kollarken sevme becerimizide besleyip kollamış oluruz. Bu yüzden sevmek, mutluluğu besleme sanatını öğrenmekten geçer.

Sevginin Özünde Anlamak Vardır

Bir insanın acısını anlamak ona verebileceğimiz en güzel hediyedir. Anlamak sevginin öteki adıdır, anlamazsanız sevemezsiniz.

Gerçek Sevgiyi Tanımak

Gerçek sevgi bize güzellik, tazelik, dayanıklılık, özgürlük ve huzur verir. Gerçek sevgi kendi içinde, yaşadığımıza dair derin sevinci barındırır. Sevgiyle birlikte bunları hissetmiyorsak bu sevgi gerçek değildir.

Sevgimizin Özünde Saygı Yatar

Asyadaki geleneklerden biri eşinize, bir konuğunuza gösterdiğiniz gibi saygı göstermeniz gerektiğini söyler. Bu, sevdiğinizle uzun zamandır birlikte olsanız da değişmez. Karşınızdaki insan her zaman tam bir saygıyı hak eder.
Sevgimizin Özünde Saygı Yatar.

Sevgi Genişleyicidir

Bir ilişkinin başında sevginiz sadece sizi ve karşınızdaki insanı kapsıyor olabilir. Ama gerçek sevgiyi uygulayıp yaşadıkça baştaki o sevgi hepimizi içine alarak büyür. Büyümeyi bıraktığındaysa ölmeye başlar. Bir ağaç gibidir sevgi; ağaçta büyümeyi bıraktığında ölmeye başlamış demektir. Sevgimizi nasıl besleyeceğimizi ve onu büyütmeye nasıl devam edeceğimizi öğrenebiliriz.

Sevgi Organiktir

Sevgi yaşayan, nefes alan bir şeydir. Şu ya da bu şekilde büyümeye zorlamanınsa bir anlamı yoktur. İşe, öncelikle kendimize karşı nazik ve hoşgörülü olarak başlarsak, gerçek sevginin o sağlam, iyileştirici gücünün içimizde bir yerlerde olduğunu görürüz.

Dikkat Dağıtıcılar

Başkalarına karşı çoğu zaman gerçekten sevip anladığımızdan değil, çektiğimiz acıları unutmak için ilgi duyarız.

Gerçek Sevginin Dört Unsuru
 
Gerçek sevgi dört unsurdan meydana gelir: sevgi dolu bir iyilik, şefkat, sevinç ve ılımlılık. Sanskritçe de bunlara maitri, karuna, mudita ve upeksha denir. Sevginiz bu unsurları içeriyorsa
iyileştirici ve dönüştürücü olacaktır ve içine kutsallık unsurunu da alacaktır. Gerçek Sevginin, her koşulda iyileştirip dönüştürmeye ve yaşamlarımıza derin anlamlar getirme gücü vardır.

Sevgi Dolu İyilik

Gerçek Sevginin ilk unsuru sevgi dolu iyiliktir. Bununsa özü mutluluk sunabilmektir. Başka birinin üzerine güneş gibi doğabilirsiniz, fakat mutluluğu kendiniz bulmadan başkasına sunamazsınız. Öyleyse kendinizi kabullenerek ve kendinizi sevip iyileştirmeyi öğrenerek içinizde bir yuva inşa edin. Kendi beslenmeniz için gerekli mutluluk ve sevinç anlarını yaratacak bir farkındalık geliştirin, işte o zaman karşinizdakilere de sunacak bir şeyiniz olur.

Şefkat

Gerçek Sevginin ikinci unsuru şefkattir. Şefkat hem kendi acılarınızı hem de başkalarınınkini anlama becerisidir. Kendi acınızı anlarsanız başkalarınında acılarını anlamasına yardım edebilirsiniz. Acıyı anlamak beraberinde şevkati ve iyileştirmeyi getirir. Farkındalığınızın üzerinde durup daha derine bakmayı ögrendiğinizde kendi acılarınızı dönüştürebilir, başkalarınında acılarını dönüştürmesine yardımcı olabilirsiniz.

Sevinç

Gerçek Sevginin üçüncü unsuru sevinç sunma becerisidir. Nasıl sevinç yaratacağınızı ögrendiğinizde bu sevinç hem sizi hem de başkalarını besler. Temiz hava gibi, baharda açan çiçekler gibi ya da masmavi gökyüzü gibi sizin varlığınız da bir lütufa dönüşür.

Ilımlılık

Gerçek Sevginin dördüncü unsuru da ılımlılıktır. Buna kapsayıcılık ve fark gözetmemek te dahildir. Derin bir ilişkide sizinle karşınızdaki arasında hiç bir engel kalmamıştır. Siz osunuz, o da sizdir. Sizin acınız onun acısıdır. Kendi acınızı anlamanız sevdiğinizin de daha az acı çekmesini sağlar. Acı ve mutluluk artık bireysellikten sıyrılmıştır. Sevdiğinizin başına gelen her şey sizin de başınıza geliyordur. Sizin başınıza gelen her şey de sevdiğinizin başına geliyordur.

Saygı ve Güven

Gerçek Sevginin geleneksel dört unsurunun yanında iki unsuru vardır ki onlar da saygı ve güvendir. Aslında diğer dört unsur bunları da içerir ama ayrıca değinmekte fayda vardır. Birini sevdiğinizde ona güvenmemiz de gerekir. Güven olmadığı bir sevgi henüz gerçek bir sevgi değildir. Fakat elbette ki güveni ve saygıyı önce kendi içinizde bulmak zorundasınız. İyilik ve şevkat dolu bir doğanız olduğuna güvenin.
Siz evrenin parçasısınız; sizin hammaddeniz yıldızlardır. Sevdiğinize baktığınızda onun da yıldızlardan yapıldığını ve içinde sonsuzluğu barındırdığını görmelisiniz. Sevdiklerimize bu şekilde baktığımızda hissettiğimiz şey derin bir hürmettir. Gerçek sevgi kişinin kendine ve karşısindakine güven ve saygısı yoksa var olamaz.

Thich Nhat Hanh
(Resim netten alıntıdır)
 
 
"Sonuçta bu dünyadan geçip
giderken geride sadece şu kalır:
Toprağa bir ağaç mı diktin,
yoksa oradan ağaç mı söktün?
Hak mı yedin, hak mı dağıttın?
Gönül mü kurdun, gönüller mi yıktın?
Hayat bu kadar sade ve basittir.."
~
Buket Uzuner, Hava
 

Hepinize güzel haftalar, hayırlı ramazanlar. Ben de değişik birşeyler yok, haftada 2 gün pazardayım ama bir hafta ara verdik gitmedik, bir gün hava durumuna aldandık, bilgisayar kötü gösterdi maşallah günlük güneşli bir hava oldu aksine. Diğer günde ramazanın ilk günü idi ağbim iş olmaz dedi gitmedik. Bir bu cumartesi gittik, bulgarlar çoğalmaya başladı pazarda. Allahtan hem pazartesi hem cumartesi sergi komşularımız bulgaristan kökenli satış konusunda hemen yardım ediyorlar. Edirne cuma pazarı çok pahalılanmış, burası daha uygunmuş fiyat konusunda. Vijdan ablam var başka sırada açıyor, o da bulgaristan kökenli fiyat verirken yüksek söyle diyor:)) 10 levaya buraya geliyorlar hemde zamanında bizleri sınır dışı ettiler diyor:))) 
Cumartesi sergiyi topladık, hacı ağbi ile yükledik, arabaya binince dedim hacı ağbi şehrin üst kısmında yer alan mezarlık yolundaki ekmek fırınına gideceğiz, tamam dedi. Kavşakta sola döneceğiz yaya da geçmeye çalışıyor, 
-Şişt gelme oğlum gelme diyor:)) sanki yaya duyacak.
Ben bastım kahkahayı korna yapsana diyeceğim, konuşamıyorum o derece kahkaha attım :))) 
Buranın pidesi bizim mahallenin ordaki fırına göre daha güzel oluyor. Artık pazara gittiğimiz günlerde güzel pide alacağız, hem hacı ağbiye hem bize... 
Yalnız trafikte çok yanlış bir uygulama var, araçlar akış halinde iken yaya geçidinde yaya varsa durup geçiş hakkı vermek gibi. Başımıza geldi geçide gelinceye kadar yaya aheste aheste yürürken karşıya geçemedi, frenli duruş yaptık neredeyse arkadaki bize vuracaktı. Geçenlerde böyle bir kazada duran araca arkadan gelen hızını kesemeyen motorsiklet  öndeki araca çarpıyor, gencecik çocuk vefat ediyor. Bence yaya geçitleri yerine üst geçit olmalı transit yollarda. 
Atiila Atasoy'u Handan hatırlattı bana babasının bir bestesi ile tüm gün onun şarkılarını dinledim diye bilirim.
 


Kütüphaneye yeni kitaplar gelmiş, zaten KOHA sistemine girilenleri takip ediyordum, oradan 150 kitap okumak üzere excel dosyasına notumu aldım. Baktım instagramdan müdüremiz de bana mesaj atmış kitap resimlerini atlamamam için. (resimlerden birini örnek koyuyorum, alınan tüm kitaplar bu şekilde resimlenip kullanıcıya kütüphane adresinden bilgi veriliyor.)



Elimdeki kitaplar bitmişti ayın 1 inde (nisan) iade etmem gerekirken hemen kitaplar ile soluğu kütüphanede aldım, yeni kitaplara kavuştum böylece.
 

 
 

 Geçen gün evden çıktım fırına gittim, kapıdan girmeden önce ufaklığa babası bak diyor gökyüzünü gösteriyor, bunlar leylek diyor:)) bildirenden Allah razı olsun bende gökyüzüne baktım, eve gelince sitrin taşını kestim cüzdana koydum, ipi de cüce çiçek açmış erik ağacına astım. Martçenika dileğim yerine ulaşsın lütfen.

 
"Babam okulda hademeydi.
Annem çamaşıra giderdi, onun bunun çamaşırına..
Önüne dağ gibi çamaşır yığarlardı, karşılığı bir lira..
Deterjan yok o zamanlar, küllü su vardı, küllü su elini parçalardı, akşam bir lirayla mutlu mutlu gelirdi. O yoksulluk içinde annemin üç çeşit yemeği vardı, etli bulgur, otlu bulgur, sütlü bulgur..
Etli bulgur dediğim, et yok, annem ekmeğin kabuğunu kuyruk yağında kızartırdı, bulgur içine dizerdi,
Alllahhh, oldu sana etli bulgur, çatır çutur yerdik.
Seyhan'ın kıyısından ebegümeci toplardım, otlu bulgur olurdu.
Sütlü bulgur ise, aslında ayranlı bulgur, paramız bir kase yoğurda yeterdi,
bir kase yoğurda bolca suyu karıştır, o ayranı yedi insanın yiyeceği bulgura karıştır, güya sütlü bulgur..
Ama dedim ya,
sevgi öylesine çoktu ki evde,
sevgi karnımızı doyuruyordu..

Muzaffer İzgü
 
 
"Topraktan yaratıldığınız için alçakgönüllü, 
yıldızlardan yaratıldığınız için asil olun."
 -Sırp Atasözü-
 


2023 yılı hayali gitar çalan kanguru olarak yılın resmi seçilmiş.


Eşek çiğdemi açmış, neden eşek çiğdemi demeyin komşum adını öyle söyledi....




 
Haftamı tarih obası ile kapattım diyebilirim.
 
Sağlıkla kalın dostça kalın huzurlu kalın
 

 


OKUDUKLARIM 2024/22 YUVA

15 Mart 2024

OKUDUKLARIM 2024/22 YUVA

 

 
Özgürleşmek için yuvadan uçmak gerekirdi, özgür olmak içinse oraya dönebilme cesareti. Amerikan edebiyatının en önemli isimlerinden, Nobel ve Pulitzer ödüllü Toni Morrison kölelik ve özgürlük mefhumlarını bu kez "aidiyet" ile ilişkilendirerek yorumluyor: İnsana yuva olan topraklar gün gelir bir hapishaneye dönüşürse, bu kuşatılmışlıktan kurtulmak adına her yol bir başka esarete sürüklenmek pahasına cazip görünebilir; kanlı bir savaşa girmek bile. Zincirlerinden kurtulabilmek uğruna büyüdüğü toprakları terk edip Kore Savaşı'na katılan bir gencin, döneminin "Odisseus"unun köklerine dönüşünün hikâyesi Yuva, ilk kez Türkçede...

KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCELERİM;

Yazarın okuduğum ilk kitabı, konu ırkçılık üzerine idi. Şiddet, yoksulluk, geçim derdi, adaletsiz gibi pek çok konu bir aile üzerinden anlatılıyor. 
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Eğer o kendine saygı duymuyorsa, bir başkası neden duysundu ki?
******
Hiçbir aşağılamanın ya da küçümsemenin seni sarsmasına, yolundan etmesine izin verme.
******
Ölüm kesindir, ama yaşamda onun kadar kesindir. Sorun, bunu önceden bilememenizdir.
******
 Özgürsün. Seni senden başka hiçbir şey, hiç kimse kurtarmak zorunda değil. Kendi tarlanı ek.
******
Algılar değişir,Yaş büyüdükçe araziler küçülür.
******
İçinde bir yerde özgür birey yatıyor. Bul onu ve dünyaya bir iyilik yapmasını sağla.
******
     Taşralı bir budaladan daha budalası yoktur.
*******
Acıyı uzaklaştırmak için uğraşmaya mecbur değiliz. Uzaklaşması yok olması gerekmiyor. Vermesi gereken acıyı vermeli.
 
 
 
KİTAPTAN ŞARKILAR;
 

OKUDUKLARIM 2024/21 IHLAMURLAR ALTINDA GEZİNTİ

14 Mart 2024

OKUDUKLARIM 2024/21 IHLAMURLAR ALTINDA GEZİNTİ

 

 
18. yüzyıl Alman edebiyatının önde gelen isimlerinden Friedrich Schiller dramlarıyla Alman tiyatrosunun standart repertuvarında yer alır. Aynı zamanda bir öykücü de olduğu pek bilinmez.

Schiller, dramlarında olduğu gibi öykülerinde de sahicilik arayışına girer ve karakterlerinin psikolojik gelişimine odaklanır. Ceza ve yargı sistemi de dahil olmak üzere toplumsal meselelerin salt insanı göz ardı ettiğini düşünen Schiller, insan psikolojisine eğilir. Bu öykülerde ahlaki ikileme düşen, umutsuzluğa sürüklenen, suça itilen insanın açmazını yaşarız.

Ihlamurlar Altında Gezinti başlığı altında topladığımız bu küçük kitap, Schiller’in 1782-1792 yılları arasında kaleme aldığı öykülerini içeriyor.
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCEM;
 
5 öyküden oluşan kısa bir kitaptı. 72 sayfa olmasına rağmen okumak zaman alıyor, felsefi ve psikolojik öyküler mevcut.
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Öylesine yalın, aynı zamanda da öylesine karmaşıktır ki insan kalbi.
*******
Yaşamın bilinen acıları ile sonsuzluğun bilinmeyen korkuları arasında sıkışmış,yaşamayı da ölmeyi de aynı derecede beceremez.
******
Ölümden de korkmuyorum,ama bana korkunç gelen şey yaşamadan ölmek
******
Tiyatro eserleri ve romanlar, insan kalbinin en parlak taraflarını gözlerimizin önüne sererler.
*******
Kim bilir belki de ideal bir dünyadaki bu sahte varoluş, gerçek dünyadaki varoluşumuzun altını oymaktadır.
*******
Yargıçlar kanun kitabını açıp bakmışlardı, ama içlerinden birinin bile aklına davalının ruh haline bakmak gelmemişti.
*******
İnsanlık tarihi külliyatında akla ve kalbe en fazla ders veren bölüm, insanın yanılgılarının kaydedildiği yıllıklardır.
*******
       
 
 

OKUDUKLARIM 2024/20 OKUMAYI SEVMEYEN ÇOCUĞUN HİKAYESİ

13 Mart 2024

OKUDUKLARIM 2024/20 OKUMAYI SEVMEYEN ÇOCUĞUN HİKAYESİ

 

 
İyi ki kitaplar var! Miriam Dubini Yazmayı Sevmeyen Çocuğun Hikâyesi’nden sonra, yine çok yaratıcı ve güzel bir kitapla okurlarıyla buluşuyor: Okumayı Sevmeyen Çocuğun Hikâyesi... Kitap okumayı çok sıkıcı bulan Anna’nın görüşü, kütüphanede gördüğü “o” kitaptan sonra bambaşka bir boyut kazanır. Hayal bile edemeyeceği şeylerle karşılaşır çünkü... Miriam Dubini sadece hikâye anlatmakla kalmamış, çeşitli oyun ve bulmacalar da hazırlamış. Francesca Carabelli’nin resimleri, Filiz Özdem’in çevirisiyle...

KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCEM;
 
Okumayı yeni öğrenen çocuklar için ideal bir kitap. Sevdim bu çocuk kitabını:))) 

KİTAPTAN ALINTILAR;

Çocuklar yapmak istediklerini seçemez.
******
Herkes en çok hoşuna giden şeyi okur.
******
Her kitap, unutulmaz bir maceraya açılan bir kapıdır.
*******



OKUDUKLARIM 2024/19 BEYHUDE ÖMRÜM

12 Mart 2024

OKUDUKLARIM 2024/19 BEYHUDE ÖMRÜM

 

 
Kitapta Kutlu'nun tabiat tutkusu, Anadolu insanının tabiata bakışı ve hayat görüşü ile örtüşmektedir. En derinde ise "fanilik" meselesine değinen metafizik bir boyut vardır. Bu da bir uzun hikâyedir. Beyhude Ömrüm, dış yapısı itibarıyla Türkiye'deki göç olgusundan, köylerin boşalmasından, sosyal bir vakadan bahsediyor. Aslında o bir "tutku" hikâyesidir. Kahramanı kuş uçmaz - kervan geçmez - ot bitmez dağlar başında bir "bahçe" kurmak için çırpınır.  
(Tanıtım Bülteninden)
 
KİTAP HAKKINDAKİ DÜŞÜNCEM;
 
Ben beğendim, duygulanarak okudum, sonunu hiç böyle tahmin etmedim....
 
KİTAPTAN ALINTILAR;
 
Hayatın bize çizdiği çizgi nerede eğilir, nerede bükülür bilemeyiz.
****** 
 Her derdin ilacı; bir tatlı tebessüm, iki güzel söz.
******
Eskiden asker arkadaşlığı bir başkaymış, kardaştan ileri.
*******
Gayret bizden tevfik Allah'tan
******
Niyetin güzel, amelin de güzel olur inşallah.
*******
Bir ağaçtan okluk da olur, bokluk da
*******
Helal kazanç dediğimiz şeyin üç ölçüsü var. Meşru bir iş, adalet ve alın teri.
*******
İş insanı yormaz, gönül yorgunluğu bezdirir.
******
İnsan, evladının büyümesine bir türlü alışamıyor.
*******
Sultan Süleyman'a kalmayan dünya.
He ya! Gelimli gidimli dünya
******
Malda yalan mülkte yalan
******
Alnın terleyecek ki sesin gürleye
*******
Kimin kimden ne fayda bulacağını, hayrın ve şerrin hangi anda, hangi yönden geleceğini kim bilir.
*******
 Gönüle küskün olmaktan kötü bir şey yok şu dünyada.
*******
Ne denilmiş: Sabır, sebat, murat.
******
Erkek adam eşinden önce gitmeli. Yaşlı bir erkek eşini kaybedince yetim çocuğa dönüyor; eli iş tutmaz, kendine bakamaz. Oysa kadınlar daha metin ve yalnızlığa dayanıklı. 
******
Herkes sanır ki bu bizim erkek milleti zart-zurt ederek kendi dediğini yürütür, karıları adam yerine komaz. Bu laf boş bir laftır. Bizim karılar evvel Allah 'son sözü' hiç kimseye komazlar. Görünüşte erkek öndedir. Varsın olsun derler. Hani ele-güne karşı. Eh erkek dediğin de tabiatında var, bir miktar şişinip kabaracak. Kadın bırakır onu kendi haline. Şişinip kabarsın da hovu insin diye. Süt köpüğü gibi bir şey. Sonunda ne yapar-eder erkeği dediğini getirir. Hanelerimizi karılar idare eder, lâkin bunun böyle yürüdüğünü aşikâr etmenin ne lüzumu var, değil mi? Yeryüzünde erkek kisvesinde ama insandan çok hayvana yakın olan bazı âdemler de bulunur; onlar değil karı lafı, hiçbir lafı dinlemez; burnunun dikine gider, onlara sözümüz yok. 
*******
 
 
 
KİTAPTAN ŞARKILAR;